sadsad x
asdasd
Alışveriş Listeme Ekle
Fiyatı Düşerse Uyar

Parodi Modern Klasikler Seti - 8 Kitap

Ürün barkodu: 8690101758324
%10 indirim
34,90 TL
31,41 TL

Peşin fiyatına 2 taksit

Kazancınız
:
3,49 TL
314.1 Parapuan
:
314.1

Yazar: Kolektif

İlgili Kampanyalar
{{CMP.TITLE}}

{{CMP.DESCRIPTION}}

500 TL ve üzeri Ücretsiz Kargo
Alışverişlerinizde Mağazadan Değişim
  • Açıklama
  • Yorumlar
  • Taksit
  • Ürün Sorusu Sor
  • Parodi Modern Klasikler Seti - 8 Kitap

    PARODİ ÖZEL MODERN KLASİKLER SEÇKİSİ - 8

    Set İçeriği :


    BİR İDAM MAHKÛMUNUN SON GÜNÜ

    VİCTOR HUGO


    İşlediği suçtan ötürü ölüm cezasına çarptırılan bir mahkûmun kalan zamanını yazdığı bir günlükten çıkar gelir bu hikâye.
    Günbegün korkularına, endişelerine, hayata tutunmakla her şeyi bırakmak isteği arasında sıkışıp kalmışlığına;özlemlerine, pişmanlıklarına, acılarına şahit tutar geride kalanları yazdığı bu satırlarla.
    Hangisi daha fenadır onu da bilemez. Ölmek mi yoksa ölümünü büyük bir açlıkla bekleyen kalabalıkla yüzleşmek mi?


    Bir insanın canını aldığımızda sadece onu mu yaralarız?
    Babasının, annesinin, çocuklarının canı yanmaz mı?
    O insan öldüğü vakit gerideki masumlar da onunla ölmez mi?
    Peki ya ailesi yoksa? Zihnini, kalbini, ruhunu hoş tutacak kimsesi olmayan, sevgiyi öğrenmeyen birini canından etmek ne kadar ahlaki?
    Bir İdam Mahkûmunun Son Günü'nde idam cezasının ne kadar yanlış ve trajik bir şey olduğunu göstermeye çalışan Hugo, herkesin aklına ve vicdanına seslenerek okurları neyin doğru neyin yanlış olduğu konusunda birtakım sorgulamalara itiyor.


    VAHŞETİN ÇAĞRISI

    JACK LONDON


    Sıcak bir eve ve rahat bir yaşama alışkın olan Buck, evin bahçıvan yamağı tarafından kuzeye altın aramaya giden insanlara satılınca kendisini hiç bilmediği bir hayatın orta yerinde buluverir.
    Burada sürekli dayak yer, çoğu zaman aç uyur ve bir kızak köpeği olarak satılıp durduğu hayatı boyunca pek çok defa kavga etmek zorunda kalır.
    Güneyin sıcağından ve konforundan kuzeyin çetin şartlarına sürüklenen Buck, önceleri neye uğradığını şaşırsa da vahşi hayata hızlı bir şekilde adapte olur.
    Artık sözü geçsin istiyorsa savaşacak, karnı doysun istiyorsa çalacak,yaşamaya devam etmek istiyorsa insanoğlunun sözünü dinleyip çokça çalışacaktır.


    Jack London Vahşetin Çağrısı'nda yaban hayatını, evcil bir köpeğin yüzünü vahşi doğaya dönmek zorunda bırakılışını ve verdiği yaşam mücadelesini anlatırken bir yandan da okuyuculara açlığı, çaresizliği, sadakati ve sevgiyi tekrar değerlendirme imkânını sunuyor.


    BİLİNMEYEN BİR KADININ MEKTUBU

    STEFAN ZWEİG


    ''Artık bu dünyada benim için yalnız sen varsın, bir tek sen; benimle ilgili hiçbir şey bilmeyen, kendi mutluluğundan başka hiçbir şey ve hiç kimseyle ilgilenmeyen, her şeyi ve herkesi alaya alan sen!

    Evet, yalnızca sen varsın; beni hiç tanımamış olan,benim de sevmekten bir türlü vazgeçemediğim sen!''
    Kendisi için hiçbir şey istemeyen, hep veren, verdiğini gizleyen, sevdiği adam için her türlü fedakârlığa seve seve katlanan, onun için yaşayan ve ömrünü ona adayan bir kadın...
    Sevildiğini bilmeyen, kimseyi tutkuyla ve samimiyetle sevmeyen, gününü gün edip kendisini mutlu etmekten başka hiçbir şeyle ilgilenmeyen, gelgeç ruhlu bir adam...

    Böylesi tek yanlı bir tutkuya âşk denilebilir mi?
    Sahi, âşk nedir? Hele ki günümüz tüketim toplumunun bencil ve maddiyatçı ortamında böyle bir ilişki hayal edilebilir mi?
    Erkeklerin duyguları ya da ruhları neden bu kadar çorak acaba?
    İnsan ruhu diye bir şey var mı gerçekten?
    Ya kadın ruhu? Peki, o ne menem bir şeydir ve nasıl iş görür?
    Bir öyküden çıkarılabilecek böylesi derin sorular,
    Zweig'a neden ''insan ruhunun ustası'' denildiğini kolaylıkla açıklıyor.


    KORKU

    STEFAN ZWEİG


    Huzurlu bir yuva, iki güzel çocuk ve sevecen bir eşten başka bir şeye ihtiyaç duymadığını onları ancak kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalınca anlayan bir kadındı Bayan Irene.
    Yıllarca süren evliliğinden ve burjuva yaşantısından bunalarak yasak aşkın tehlikeli sularına yelken açmış ve bir şantajcının çıkıp gelmesiyle dünyası başına yıkılmıştı.
    Ne olacaktı şimdi? Kıymetini yeni yeni anladığı tüm bu güzellikler bir insanın iki dudağı arasında mıydı artık?
    Bu sonsuza kadar böyle sürüp gidemezdi.Ya itiraf edecek cesareti kendinde bulacak ya da ölecekti.
    Doğamızda bizleri tehlikelere atılmaya zorlayan bir şeyler var elbet ama bunlar bir bedel gerektirir mi?

    Mutluluk nedir, ahlak nedir, sadakat nerede başlar ve biter?
    İnsan karanlık tutkularını mı takip etmelidir yoksa kendisine alçak da olsa duvarlar mı örmelidir?
    Stefan Zweig bu eserinde incelikli anlatımıyla bizleri bambaşka diyarlara götürüyor.
    Fakat tabii ki kafamızda yine insanoğluna dair türlü düşüncelerle...


    DOKTOR OX'UN DENEYİ

    JULES VERNE


    Sakin halkı ve yavaş yaşamıyla bilinen Quiquendone kenti asırlardır tek bir kavganın olmadığı, kimsenin kimseyle anlaşmazlık yaşamadığı, hiçbir insanın duygularının kontrolüne girmediği bir yerdir. Burada kalpler bile aynı ritimle atmaktadır.
    Ne var ki hayat Doktor Ox ve asistanının gelişiyle karmaşık bir hâl alır; yüzyıllardır sessiz sakin süren yaşam birden bambaşka bir düzene girer.
    Bu durumun sebebini ise Doktor Ox'tan ve asistanından başka bilen hiç kimse yoktur.
    Usta yazar Jules Verne, olağan dışı unsurlarla bezediği bu eserinde insanların gelenekselliğini, bürokratik hayattaki bazı tutumları, bilimin kötü niyetli ellerle ne hâle getirilebileceğini ince bir anlayışla gösterip hiç ederek okuru da bu konularda düşünmeye sevk ediyor.


    GENÇ WERTHER'İN ACILARI

    JOHANN WOLFGANG VON GOETHE


    İnsanın yaşama tutunma sebebi midir aşk yoksa ayak izlerini bu dünyadan çekme nedeni mi?
    Güzel fakat çok tehlikeli;neşeli ancak daha çok hüzünlü olamaz mı bazen?
    Vuslatın gelmediği bir sevda yaşatabilir de umut vererek,öldürebilir de sükûtuyla âşığı.

    Yaşadığı bunalımlardan uzaklaşmak için kentten kırsala kaçan Werther, o çevredeki soylu bir ailenin güzel kızı Lotte'ye âşık olur.
    Fakat genç kadın Albert adında bir centilmenle nişanlıdır.
    Lotte'nin, Werther'le aralarındaki kuvvetli sevgiye ve bağa rağmen Albert2le evlenmesi Werther'in zaten hasta olan ruhunu iyiden iyiye elemle doldurur.

    İmkânsız aşkıyla aralarındaki bağ gitgide derinleşirken dedikodular patlak verir ve uzaklaşmaları icap eder.
    Ancak Lotte'nin özlemi katlanılır; aşkın verdiği acı da çekilir kahır değildir.
    Her şeyin sonuna geldiğini, yolculuğunun bittiğini fark ettiği vakitse hissettiklerini artık kaldıramaz olduğu andır; böylelikle Werther geri dönüşü olmayan bir yola girmeye karar verir.


    BİR KUZEY MACERASI

    JACK LONDON


    Hayatını kendisinden koparılan karısını bulmaya adamış bir adam, ufacık bir yer sandığı dünyanın aslında kocaman, hoyrat ve ne denli sert olduğunu göreceği ömürlük bir yolculuğa çıkar.
    Hava soğuk, doğa zorlu, şartlar yorucudur; sefalet çeker, aç kalır, ayazda uyur.
    Maden kazar, gemilerde çalışır ve sevdiği kadının izini sürer.
    Dünyanın kenarından tam içine düştüğü bu maceranın sonuysa sandığından çok daha farklı olur.

    Kahramanlar çetin yollardan geçer, zorlu engeller atlatır.
    Ne var ki sevda en zorlusudur o yolların.
    Hikâyesidir bu da denizleri aşıp bir kaşık suda boğulan bir âşığın.


    OLAĞANÜSTÜ BİR GECE

    STEFAN ZWEİG


    Ailesinden kalan yüklü mirasla rahat ve tasasız bir hayat süren kahramanımız her zaman yaptığı gibi pazar günü gezmesine çıkar.
    Orada burada dolanırken yolu at yarışlarının yapıldığı hipodroma düşer.
    Can sıkıntısından ne yapacağını bilmediği için içeri girer ve yarışları izlerken kendinden geçen yarış severlerin abartılı, çılgın tepkilerini kâh gülerek kâh şaşırarak ama keyifle izlemeye koyulur.

    Bu arada cilvebaz bir kadınla bakışmaya başlar.
    Kadına oyun yapıp onu kızdırayım derken kendini bir anda hırsız konumunda bulur...

    Sonra gelsin bir dizi içsel sorgulama, yargılama, hesaplaşma!
    Ama buncacık öyküyü anlatan Zweig ise durup biraz düşünmekte yarar var.

    Çünkü büyük usta, öyküyü tatlı tatlı anlatırken okuru bir dizi amansız sorunun içine sokuveriyor
    Burjuva yaşamın kuralları ve standartlarının anlamı nedir?
    Bol paralı ve rahat bir yaşam insanın mutlu olması için yeterli midir?
    Halk dediğimiz yığınlardan kopuk,onlara tepeden bakan elitlerin varoluşsal sorunları nelerdir?
    Neden onlar bir kasap çırağı ya da tezgâhtar kadar mutlu olup hayatı onlar gibi dolu dolu yaşayamaz?
    Toplumun tortusu denilebilecek en alttakiler neden burjuvalardan daha fazla saygı duyulası insanlardır?
    Peki ya gerçek bir insan olmanın sırrı nerededir?

Kampanyalardan haberdar olun!

Etkinlik ve fırsatlar için e-bülten’e üye olun
Nezih ayrıcalıklarından sizde faydalanın!

T-Soft E-Ticaret Sistemleriyle Hazırlanmıştır.